Tüm diğer değerli madenler gibi altın da tarih boyunca gücün, hükümdarlığın ve zenginliğin göstergesi olmuştur. Kral ve padişahların tahtlarını ve taçlarını süslemiş, değerini koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Altın yüzyıllarca süren serüvenin ardından önemini yitirmeden bugüne kadar ulaşmıştır. Hemen hemen tüm doğal maddelerde, çok küçük oranlarda da olsa altın bulunuyor. Hatta, insan bedeninin bile küçük bir altın madeni olduğunu söylemek yanlış olmaz. Altın, yerkabuğunda izole atomlar halinde serpilmiş ve kayaları oluşturan minerallere karışmış şekilde bulunuyor. Bu değerli metal okyanus sularında da gizli... Her litrede 0,002 mg., yani toplamda 20 milyon ton gibi astronomik bir miktarda. |
Altının ayar damgasıyla ilgili kanunlar 1478'e kadar değişmedi. Ancak her ülke, ayar damgasıyla ilgili olarak kendi kanunlarını uygulasa da, altının evrensel değeri kıratla belirleniyor
Altınınız kaç ayar?
Altının saflığı "kırat"la (ayar) ifade ediliyor. Saf altın 24 kırat... Bir yüzüğün 18 kırat olması, 18'lik bölümünün saf altından, geri kalan kısmının ise başka metallerden oluştuğu anlamına geliyor. 19. yüzyılda, altının değerini ifade etmek için "binler" sistemi getirildi. Buna göre 18 kırat altının ayar damgası 750 olarak tanımlanıyordu. Yani 750'lik bölümü saf altın 250'lık bölümü diğer metaller...
Altın külçeleri... - Kimyasal simgesi olan Au , Latince'deki "aurum"dan (parlamak) geliyor.
- Kuyumcu tartısıyla 31,1 gr'lık altın, uzatıldığında 54 km'lik bir tel oluşturabiliyor. Yine ezildiğinde ve uzatıldığında, 4 metrekarelik bir alanı kaplıyor.
- Bugün dünya altın üretimi 125 bin ton... Bu miktarla, kenar uzunluğu 1,8 km'yi bulan bir altın küp yapılabilir.
- Güney Afrika altın üretiminde başı çekiyor.
- Bugüne kadar en büyük altın külçesi Avustralya'nın Victoria eyaletinde çıkarıldı. "Welcome Stranger" adı konulan bu külçenin ağırlığı 78 kg. idi ve yüzde 91 saf altından oluşuyordu.
|
Altını saflaştırmak... Mısırlılar, bundan tam 3.000 yıl önce altını saflaştırmayı ve işlemeyi biliyorlardı. Ara-dan geçen onca zamana ve gelişen tekniklere karşın, bu alandaki temel işlemlerde çok büyük değişiklikler olmadı.
İşte altını saflaştırmanın bu geçmişten gelen 4 ana yöntemi... Cilalama (parlatma) : Madenden çıkarılan materyal, özel bir kap içinde, tazyikli su ile yıkanıyor. Diğer minerallerden ve topraktan oluşan kirlilik suyla birlikte akıp gidiyor. Geriye saf altın kalıyor. Siyanürleme: Madenden çıkarılan mineral, siyanür alkalin ile karıştırılıyor. Ortaya karmaşık bir madde çıkıyor. Daha sonra birtakım özel tekniklerle bu karışımdan altın çekilip alınıyor. Karışım yöntemi: Madenden çıkarılan mineral ince ince parçalanıyor ve daha sonra cıva ile karıştırılıyor. Daha sonra bu karışım, ikinci bir işlem olarak damıtılıyor ve altın elde ediliyor. Arıtma yöntemi: Madenden çıkarılan mineral, ya sülfürik asit ya nitrik asit ya da klor ile arıtılıyor ve ayrışmanın sonunda altın elde ediliyor. |